Resul Özçelik

Wo Worte verbinden, wachsen neue Horizonte.

Fitne Zamanlarında Hadislerin Yol Göstericiliği

Dağın tepesinde köklerine sıkı sıkıya sarılmış bir ağaç – çünkü doğa bile bilir ki, aşağıda ‚fitne‘ koparken en iyisi yerinden kıpırdamamaktır.

İslam tarihinde, zorluk ve kargaşa dönemleriyle ilgili pek çok örnek ve uyarı yer alır. Bu uyarılardan biri de „kök“ mecazını içeren hadisle ilgilidir. Hz. Peygamber (s.a.v.), etrafta fitnenin kol gezdiği, liderlerin veya akımların insanları yanlışa davet ettiği zamanlarda imanını korumanın değerini vurgular. Onun sözlerinde, topluca dalâlete sürüklenmektense gerekirse „bir ağacın köküne yapışıp ölmenin“ daha hayırlı olduğundan bahsedilir. (Ibn Mace)

Bu ifade, kelimenin tam anlamıyla bir köke sarılmayı değil, kişiyi hakikatte sabit kalmaya davet eder. Çünkü insan, manen sarsıcı bir ortamda kalsa da, asıl dayanağı olan imana sımsıkı tutunarak bu dalgalanmalardan korunabilir. Mesaj net: Toplum düzeni bozulmuş veya liderler yanlış yollara sürüklüyor olsa bile, doğruluğundan emin olduğun değerlere bağlı kal.

Cemaat ve Dayanışmanın Değeri

Bununla birlikte, İslam’da cemaate önem verilir. “Sürüden kopanı kurt kapar” sözü, tek başına kalan kişinin savunmasızlığını vurgular. Yine birçok hadis ve ayet, bir arada olmanın, istişare etmenin ve ortak değerler etrafında kenetlenmenin önemini ifade eder. Cemaat kavramı, bireyin güçlü bir manevi ve sosyal destek bulmasını sağlar; aynı zamanda yanlış yapıldığında düzeltilme imkânı sunar.

Ancak toplumsal dayanışma, her zaman otomatik olarak „doğru“ya götürmez. Cemaatin gerçek değerler ve doğrular üzerinde inşa edilmesi esastır. Kuran’da, “İyilik ve takva üzerinde yardımlaşın, günah ve düşmanlık üzerinde yardımlaşmayın” (Maide 5:2) emredilir. Bu ayet, bir topluluğun kalitesini belirleyen temel ölçütün ‘iyilik ve takva’ olduğunu işaret eder. Yani cemaatin varlığı tek başına yeterli değildir; o cemaat hakka bağlı olmalıdır.

Fitneyi Tespit ve Onunla Mücadele Yöntemleri

Fitneyi tanımlamak bazen zordur. Zira fitneyi yönetenler daima kendilerini haklı göstermek için çeşitli yollar dener. Bu noktada, Kuran ve Sünnet’e uygunluk temel kriter olarak ele alınmalıdır. Sure Al-i İmran 3:103, “Hep birlikte Allah’ın ipine sımsıkı sarılın, ayrılığa düşmeyin” derken, sadece fiziksel bir birlikteliği değil, aynı inanç çerçevesinde ortak değerlere sadık kalmayı önerir.

Bir akım veya lider, Kur’an ve Sünnet’ten açıkça sapıyorsa, sevgi, merhamet ve adalet gibi İslami ilkeleri göz ardı ediyorsa, orada fitnenin izleri görülür. Böyle bir durum söz konusu olduğunda, birey olarak ilk adım her zaman yapıcı eleştiride bulunmak, hakkı ve sabrı tavsiye etmektir. Değişim imkânı varsa, bu yoldan gider; yoksa, hadisteki gibi, kendi imanını korumak için gerekirse izole olmayı tercih eder.

„Köke Sarılmak“: Yalnızlık Değil, Öz’e Dönüş

Köke sarılmak ifadesi, dış dünya ile ilişkileri tamamen kesmek anlamına gelmez. Aslında daha çok, özünde neyin doğru olduğunu keşfetmek ve ondan asla ödün vermemektir. Bu tavır, insanı zaman zaman çevresiyle uyuşmaz hale getirebilir. Ama haksızlığa ortak olmaktan iyidir. Çünkü dinin merkezindeki adalet, merhamet ve dürüstlük gibi değerler, toplum sapmaya başladığında bile değiştirilmeden korunmalıdır.

Sonuç olarak, zorluk çağlarında hadisin rehberliği, bizi körü körüne ayrılığa sevk etmez. Tam aksine, cemaati iyileştirmek için mücadeleye teşvik eder. Ancak her şeye rağmen haksızlık ve sapkınlık aşılamıyorsa, o zaman bireyin „kök“ metaforuyla ifade edilen hakikate sımsıkı tutunması tercih edilir. Bu tercih bir kaçış değil, ruhu ve imanı korumak için atılan bilinçli bir adımdır. İnsanı yalnızlığa değil, özüne daha da yakınlaştıran bir duruştur.

Zur Deutschen Version

Kommentare

Schreibe einen Kommentar

Deine E-Mail-Adresse wird nicht veröffentlicht. Erforderliche Felder sind mit * markiert