Resul Özçelik

Wo Worte verbinden, wachsen neue Horizonte.

Cennetten Dünyaya: Hz. Adem’in Serüvenine Bambaşka Bir Bakış

Krem rengi bulutlar arasında duran koca bir elma, etrafına ustaca dolanmış bir yılan – ama yılanın ucu bir dolma kalemi! Sanki cennetten dünyaya inişin asıl nedeni, bir lokma elma değil de, insanın sorgulayan dili ve eleştirel kalemiymiş gibi. Başlık ise meydan okurcasına: “Hz. Âdem Cennetten Dünyaya Neden Gönderildi?” – belki de asıl günah merakı ve mizahıydı.

Günah mı, Merak mı? Âdem’in Serüveni Şimdi Podcast’te!

Suçu Hep Havva’da mı Arıyoruz?

Birçoğumuz büyürken Hz. Adem’in cennetten çıkarılma hikayesini duyduk: “Havva yüzünden yasak meyve yenildi ve dünya hayatı başladı.” Hatta bu anlatım, toplumsal hafızamızda kadın üzerinden bir suçlu aramaya kadar gidiyor. Oysa meseleye sadece bu gözle bakmak, binlerce yıl boyunca anlatılagelen bu serüveni çok sığ bırakıyor. Risale-i Nur’da Üstad Bediüzzaman Said Nursi’nin yaklaşımı, klasik anlatıların ötesine geçerek daha derin bir perspektif sunuyor.

Aslında Adem ve Havva’nın cennetten çıkışını bir “ceza” ya da “düşüş” gibi görmekten ziyade, bir gelişim ve terakki vesilesi olarak ele almak gerek. Çünkü yaratılışın amacı sadece huzurlu bir ortamda kalmak değil; insanın potansiyelini keşfetmesi, maneviyatını olgunlaştırması ve Allah’ın isimlerinin tecellisine aynalık etmesidir.

Yeteneklerin Ortaya Çıkışı: Cennet mi, Dünya mı?

Hayal et ki cennettesin: Her istediğine anında ulaşabiliyorsun, sıkıntı yok, acı yok, ihtiyaç yok. İnsan, hiçbir mücadele olmadan, nasıl icat yapar? Bir gün uçağı, bir başka gün teknolojiyi neden arar, neye çözüm arar ki? Oysa dünya öyle değil. Süt ırmaklarının aktığı cennetten çıkınca, sütün değerini ancak inekten sağarak anlayabiliyorsun. Açlık, susuzluk, yorgunluk gibi kavramlar insanın elini, zihnini, kalbini çalıştırıyor.

Dünya hayatı, insanın kabiliyetlerinin açığa çıkması için bir laboratuvar gibi. Hareketin içinde lezzet, gayretin içinde terakki var. Yani cennetteki huzur, insanı “insan” yapan tüm o potansiyellerin ortaya çıkmasına izin vermezdi. Belki de asıl hikmet, “kaybetmek”te değil, “arayış”ta saklıydı.

Sebepler Zinciri: Allah’ın Adaletinde İnce Ayar

Kainatta hiçbir şey tesadüfen olmaz; yağmur buluttan, meyve ağaçtan, su ise yerden çıkar. Allah, her şeyi belli sebeplerle yaratır ve insanı da bu sistemin bir parçası yapar. Adem’in dünyaya gönderilmesi de, sadece bir “ceza” değil, ilahi sistemin işleyişinin bir sonucudur.

İnsanın manevi olgunluğu da, yaşadığı imtihanlar ve karşılaştığı zorluklarla mümkündür. Kolay bir hayatta, sabır, şükür, merhamet gibi duyguların değeri anlaşılmaz. Dünya ise, tüm bu manevi basamakların çıkılabildiği bir sınav alanıdır. Adem’in gönderilişi, insanlığın hem hikayesinin hem de kaderinin temel taşını oluşturur.

Sıradan Bir Çıkış Değil, İsimlerin Sonsuz Dansı

Birçok kutsal ismin cennette tecelli etmemesinin nedeni çok açık: Cennette hastalık yok, dolayısıyla Şafi ismi (şifa verici) tecelli etmez. Günah yok, Gafur ismi (bağışlayıcı) görünmez. Kötülük yok, Kuddüs ismi (her türlü kötülükten uzaklaştırıcı) bilinmez. Demek ki insanın dünyaya gönderilmesi, Allah’ın bütün isimlerinin yeryüzünde yansıması için şarttı.

Belki de Adem’in cennetten dünyaya inişi, bir “düşüş” değil, evrensel bir yükselişin ilk adımıydı. İnsan, her zorlukta biraz daha büyür, her yenilgide yeni bir kapı aralar. Kim bilir, asıl cennet; yolda, emekte ve yeniden ayağa kalkmakta saklıdır.

DEUTSCHE VERSION


Günah mı, Merak mı? Âdem’in Serüveni Şimdi Podcast’te!

Kommentare

Schreibe einen Kommentar

Deine E-Mail-Adresse wird nicht veröffentlicht. Erforderliche Felder sind mit * markiert